-
1 تجمع
Iتَجَمَّعَ1. yuvalanmakAnlamı: bir yerde birikmek, toplanmak2. kümelenmekAnlamı: bir yere toplanmak3. toparlanmakAnlamı: toparlama işi yapılmak4. derilmekAnlamı: derme ışine konu olmak5. toplanmakAnlamı: toplamak işine konu olmak6. çöküşmekAnlamı: bir şeyin başına toplanmak7. bileşmek8. birikmekAnlamı: toplanıp yığılmakIIتَجَمُّع1. yığınak2. hücumAnlamı: üşüşme, bir yere toplanma -
2 تكدس
Iتَكَدَّسَ1. doluşmakAnlamı: bir yerde toplanmak, bir araya gelmek2. kümeleşmekAnlamı: küme durumunda toplanmak3. kümelenmekAnlamı: bir yere toplanmak4. yığılmakAnlamı: yığmak işi yapılmak5. birikmekAnlamı: toplanıp yığılmakIIتَكَدُّسbirikimAnlamı: bir yerde toplanıp yığılma -
3 kümelenmek
-
4 تراكم
Iتَرَاكَمَ1. doluşmakAnlamı: bir yerde toplanmak, bir araya gelmek2. kümeleşmekAnlamı: küme durumunda toplanmak3. birikmekAnlamı: toplanıp yığılmakIIتَرَاكُم1. hücumAnlamı: üşüşme, bir yere toplanma2. yığınak3. birikimAnlamı: bir yerde toplanıp yığılma
См. также в других словарях:
TEKENNÜF — Bir yere toplanmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bulçarlamak — bir araya gelmek, tecemmü etmek üzere vad vermek, bir yere toplanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
TADAFÜR — Bir yere toplanmak. * Yardım etmek, muâvenet etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
birikişmek — e Bir yere toplanmak, bir araya gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kümelenmek — nsz Bir yere toplanmak, yığılmak Binbir kuş parlak yapraklı ağaçlara kümelendi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
İDDİRAK — Akıl etme, idrak etme, anlama, fehmetme. * Bir yere toplanmak. * Birbirine yetişmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TADAMM — Bir yere cem olmak, toplanmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEKÂVÜS — Bir yere cem olmak, yığılmak, toplanmak. * Sıkışmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HAŞR — (Haşir) Toplanmak, bir yere birikmek. * Toplama, cem etmek. * Kıyametten sonra bütün insanların bir yere toplanmaları. Allahın, ölüleri diriltip mahşere çıkarması. Kıyamet. * Bir tohumun içinden büyük ağaçlar çıktığı gibi, her bir insanın acb üz… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
oturmak — e 1) Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. S. F. Abasıyanık 2) nsz Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak Bakın, hikâye zordur, acımasız ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolmak — nsz, ar 1) Dolu duruma gelmek 2) Bitkiler olgunlaşmak, erginleşmek Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan. T. Buğra 3) Bir yere iyice yayılmak, kaplamak Oda sigara dumanı dolmuştu. S. F. Abasıyanık 4) Bir yerde pek çok eşya veya kimse… … Çağatay Osmanlı Sözlük